Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Naci İnci idaresi tarafından 5 Eylül’de düzenlenen çevirim içi mezuniyet merasimin akabinde, 8 Eylül’de Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, akademisyenlerin ve mezun yakınlarının da katıldığı alternatif bir mezuniyet merasimi düzenledi. Akademisyenler ve mezunlar alternatif merasim ve Boğaziçi’nde yaşananlara ait Gazete Duvar’a değerlendirmelerde bulundu.

MUNGAN: ‘REKTÖRLÜK MEZUN KİTLESİYLE YAN YANA GELMEKTEN KORKMUŞTUR’

Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Kısmı Öğretim Üyesi Esra Mungan, “Ülkemizi yöneten isteksiz güce neredeyse tıpatıp emsal formda Boğaziçi Üniversitesi mikrokozmosu içinde de bir isteksiz güç durumuyla karşı karşıyayız. Olağan ki burada yeniden de bir fark var. Ülkenin başındaki partili güç sahibi, Burhan Kuzu uydurması bir hilkat garibesi sistem sayesinde, denetlenemediğinden sınırsız seviyeye yakın bir güce sahip. Öte yandan üniversitemizi yöneten, daha doğrusu yönetemeyen güç, en doruktaki kudretli tarafından muhakkak bir müddetliğine gücü ödünç verilmiş bir ‘aracı’ konumundadır’’ dedi ve şöyle devam etti:

‘’O açıdan öğrencilerin daha ta başında kullandıkları ‘kayyımlık’ tabiri epey yerindedir bana nazaran. Tüm uygulamalar burada bir rektörün değil, Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen meşruiyetten uzak oluşuma hizmet eden bir koltuğun olmasıdır. Örneğin, cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, yani tek bir kişinin imzasıyla (hatta YÖK bile haberdar edilmeden) açıldığı bildiri edilen bir hukuk ve irtibat fakültesine dair, ister dışarıdan paraşütle indirilen Bulu olsun, ister Bulu’nun gitmesiyle birebir araçsal misyona istekli olan içeriden kişi ve şahıslar olsun, bu ‘talimatı’ sorgulamaksızın ve telaşla uygulama gayretine girmeleri. Doğal ki durumu tüm kamuoyunun önünde tartışmasız biçimde açık eden şey, Bulu’nun kendisi bile haberdar değilken nasıl ki tek bir imza ile üniversitenin rektör koltuğuna atandıysa, tekrar birebir tek imzayla o vazifeden alınmasıydı. Şu an atanan ve genel olarak tüm başka üniversitelere atananların hepsi bu Demokles kılıcı altındadır.’’

Bu durum nedeniyle üniversitenin bariz biçimde yönetilemediğinin ortaya çıktığını belirten Mungan, “Öğretim takımı bütün sorumluluklarını yerine getirirken, 154. Mezuniyet Merasimi çevrimiçi değil, çabucak düzeltelim, eski tabirle “playback”e misal biçimde, yani önden kayıt edilerek gerçekleşti! Bu da demektir ki Rektörlük bir merasim yapamamıştır zira 2021 mezun kitlesiyle yan yana gelmekten korkmuştur’’ dedi.

“Naci İnci demokratik bir idare biçimi ortaya koyabilecek mi?” sorumuzu yanıtlayan Mungan şöyle konuştu: “Bir çocuk bile bilir ki bir insan söyledikleriyle değil yaptıklarıyla kıymetlendirilir. Naci İnci o açıdan ‘rüştünü’ çabucak ispatlamıştır, bu tez vakitte 3 hocamızı hiçbir ikna edici münasebet göstermeksizin (hepsinin dersleri hem öğrenciler hem bağlı oldukları ünite konseyleri tarafında çok olumlu değerlendirmeler almıştır) ve böylelikle bu hocalarımızın bağlı olduğu ünite ve fakültenin iradesini hiçe sayarak ‘tek bir imzayla’ -ne kadar tanıdık geliyor- işten çıkarmıştır. O hocalar ki öğrencilerimizin en sevdiği, en beslendiği kültür derslerini vermekteydiler. Tıpkı biçimde üniversitemizin anayasası olan ve 2012 yılında Senatomuzca onaylanan 2012 Boğaziçi Üniversitesi Akademik Prensiplerini çiğneyerek, örneğin her zamanki yollarımıza uygun biçimde seçilen Toplumsal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Fen Bilimleri Müdürü’nü atamak yerine kendi şahsi atamalarını yapmıştır. Öteki bir deyişle Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin iradesini hiçe saymıştır. Yoksa sizce neden onca yıldır Fizik Kısmı’nda öğretim üyesi olan birinin rektör adaylığına karşı (400’den fazlası tam vakitli öğretim üyesi olan) 700’ün üzerinde meslektaşı yüzde 95 oranında güvensizlik oyu versin? Bu herhalde bir insanın akademik mesleğinde başına gelebilecek en müthiş şey olsa gerek.’’

DR. DİCLE: BİR İDARE ZİHNİYETİNE DAİR SOMUT BİLGİLER VERİYOR

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve tıpkı vakitte alternatif mezuniyet merasimin sunucusu Dr. Esra Dicle, şöyle konuştu: “Geçen yıl pandemi şartlarına karşın inançlı bir mezuniyet merasiminin yapılabilmesi için çok ayrıntılı, gerekli tüm önlemlerin alındığı bir tertip planlanmış; merasimimiz her zamanki üzere üniversitemizin Uçaksavar Spor Tesisleri alanında mezunların, hocaların ve idare takımının iştirakiyle gerçekleştirilmişti. Bu sene ise pandemi şartları ve tedbirleri ile ilgili çalışmalar için hem bilgi ve tecrübeye hem de geniş bir vakte sahip olunmasına karşın, tarihi tekraren değiştirilen genel merasim çevrim içi olarak, iştirake ve yoruma kapalı, evvelce kaydedilmiş bir bant yayınla savuşturuldu. Kısımların diploma dağıtım merasimleri ise Uçaksavar Spor Tesisleri alanında, çok geniş bir alanda yapılmasına karşın mezunların aileleri içeri alınmadı ve aileler merasimi demir parmaklıklar akabinde, metal panolar ortasından izlemek zorunda bırakıldı. Her ne kadar pandemi şartları neden gösterilse de Boğaziçi Üniversitesi’nin tüm bileşenleri tarafından reddedilen, hocaların yüzde 95’inin güvensizlik oyu verdiği bir rektörün Boğaziçi Üniversitesi kamusunun karşısına çıkmaktan kaçınmasının, Boğaziçi Üniversitesi kültüründe yeri olmayan bu türlü sönük ve renksiz bir mezuniyet merasimi yapılmasına neden olduğunu düşünmek mümkün.’’

Alternatif mezuniyet merasiminin, Boğaziçi Üniversitesi’nin açık, iştirakçi, barışçıl, çok sesli, çok kimlikli, ortak kelam ve hareketle oluşturulmuş özgür ortamının bedellerini bir defa daha hatırlatan bir aktiflik olduğunu belirten Dicle, “Yönetimin genel mezuniyet merasimi hakkındaki tasarrufu ve performansı; tek taraflı, yalnızca kendi sesine kulak veren, diyalog ve iştirake kapalı, merkezî ve otoriter bir manzara sundu. Bu fotoğraf yalnızca bir tertibe dair değil bir idare zihniyetine dair somut bilgiler veriyor’’ dedi.

‘KOLTUĞU İŞGAL ETMEKTE SAKINCA GÖRMEYEN BİRİNDEN DEMOKRATİK BİR İDARE BEKLEMİYORUM’

Boğaziçi Nöbeti’nden Doruk Tunaoğlu bahse ait yaptığı değerlendirmede, ‘’Naci İnci’nin başını çektiği okul idaresi evvel merasimi Ağustos’tan Eylül’e erteledi. Sonra da Covid’i mazeret ederek YouTube’dan çevrimiçi bir merasim yapmaya karar verdi. Bu merasim yorumlara bile kapalıydı. Protesto edilmekten bu kadar korkan bir idareden bahsediyoruz’’ dedi.

Alternatif Mezuniyet tarihinin iki aylık bir çalışmanın sonucu olduğunu ve kayyımsız bir alternatif mezuniyet merasimi hayal ederek yola çıktıklarını söyleyen Tunaoğlu şu bilgileri verdi: ‘’Alternatif mezuniyeti düşlerken kendimizi gerçek mezuniyeti yaparken bulduk. Herkesin kendi dekanını ve rektörünü seçebildiği alternatif diplomalar hazırladık. Merasime 500’e yakın öğrenci, iddiası bir o kadar da öğrenci yakını ve 50’ye yakın akademisyen katıldı. Akademisyenler öğrencilere alternatif diplomalarını merasimde verdiler. Pankartlı yürüyüşler, konuşmalar, kep atma faslı ve sonunda konserler de oldu. İdare bu aktifliğe müsaade vermedi, açıkçası müsaade de istemedik. Kayyum olarak gördüğümüz birinden bu türlü bir müsaade istemeyi de kendimize yakıştıramayız aslında. Yani, tüm manilere karşın bu aktifliği kendimiz yaptık.”

Merasim için hazırlanan alternatif diploma. Diplomayı rektör olarak ‘Yüzüklerin Efendisi’ muharriri J. R. R. Tolkien imzaladı!

Tunaoğlu şöyle devam etti: ‘’Yeni idarenin mezuniyetimize müdahale etmemiş olması sempatik gözükmeye çalıştığını gösteriyor yalnızca. Naci İnci de basına verdiği demeçte “olur bu türlü protestolar, vakitle geçer” ayarı cümleler kurmuş. Melih Bulu da ‘6 aya bu olaylar biter’ demişti, hatırlatmak isterim. Ayrıyeten, hem akademisyenlerin kendi içinde yaptığı dayanak oylamasında hem de öğrencilerin, mezunların ve çalışanların bir arada yaptıkları temsili seçimlerde Naci İnci’ye karşı olanların oranı yüzde 95-97 civarındaydı. Tüm bunlara karşın o koltuğu işgal etmekte bir sakınca görmeyen birinden demokratik bir idare beklemiyorum ben. Atanmış değil seçilmiş rektör istiyorum.”

‘YILLARDIR DÜZENLENEN RESMİ MERASİMLERİ BİLE GERİDE BIRAKACAK BİR MERASİM GÖRMÜŞ OLDUK’

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Kısmı mezunu Buse Giledereli de şöyle konuştu: “Mezuniyet merasimi konusu aslında Melih Bulu periyodundan itibaren sorun olmaya başladı. Programın çoktan belirli olması gerekirken uzun müddet öğrenciler habersiz bırakıldı. En sonunda kayyum rektör Bulu gönderilip yerine kayyum vekili Naci İnci’nin geçmesiyle de durumlar daha da karıştı. Naci İnci protesto edilmekten korktuğu için genel merasimi yoruma bile kapalı bir Youtube yayını ile yapmayı seçti, buna da pandemiyi sebep gösterdi. Halbuki evvelki yıl daha aşılanma başlamamışken bile Uçaksavar yerleşkesinde toplu bir merasim düzenlenmişti. Ayrıyeten kısımların farklı ayrı toplanıp diploma aldığı seremonide bile veli girişine pürüz olarak gerçek kaygısının pandemi değil reaksiyonlar olduğunu gösterdi. Alternatif mezuniyet merasimi öğrencilerin inisiyatif alarak başlattığı bir fikirdi. Daha Melih Bulu’nun kayyumluğu periyodunda genel merasimde sırt dönmekten daha fazlasını isteyen öğrenciler tertip için emek verdiler. Sonuçta birtakım hocalarımızın da belirttiği üzere yıllardır düzenlenen resmi merasimleri bile geride bırakacak bir merasim görmüş olduk.”

Giledereli şunları söyledi: ‘’Naci İnci’nin bir çok mezun yakınının da katılacağı merasimde bu türlü rezil bir manzara vermek istemediğini ve bu yüzden müdahale etmediğini düşünüyorum. Bu türlü bir manzara onun da imajını berbat etkileyecekti, artık onun yerine anlayışlı bir imaj çizmeye çalışıyor. Fakat biz buna Melih Bulu’nun geldiği günlerden alışığız. Birinci günlerde kendisine yöneltilen tenkitlerden tişörtün hoşmuş diye sıyrılmaya çalışan Melih Bulu sonrasında kampüsümüzden arkadaşlarımızın sürüklenerek gözaltına alınmasına sebep olmuştu. Naci İnci’nin de kayyum vekilliğinden kayyumluğa terfi ettirildiğinde yaptığı birinci iş Can Candan hocamızı uzaklaştırmaktı o yüzden bu numaralarına inanmıyoruz.

‘NACİ İNCİ DEMOKRATİK BİR BİÇİMDE REKTÖR OLMADI Kİ DEMOKRATİK BİR İDARE BİÇİMİ ORTAYA KOYSUN’

‘’Geçen sene daha aşının a’sı ortada yokken yüz yüze yapılan genel mezuniyet merasimi bu sene çevrimiçi bir formda Naci İncinin kendi kendini eylediği bir görüntü halini aldı’’ diyen Boğaziçi Üniversitesi Batı Lisanları ve Edebiyatı Kısmın mezunu Yağmur Es, ‘’Yüz yüze yapılmasına karşın seyirci kabul edilmeyen diploma törenindense hiçbir şey anlamadık. Geçen sene seyircilerin kabul edildiği güney yerleşkeye bir ekran kurulmuştu, bu sene o da yoktu’’ dedi ve ekledi:

“Yeni idare bana o denli geliyor ki dışarıya verdiği imgeyi her türlü kıymetin üstüne koyuyor. Bir şeyler yapıp sıvamaya çalışıyor ancak sonunda ortaya ne çıktığı umurunda olmuyor. Yoksa o online merasimi öbür bir halde açıklayamayız. Kendileri bile reddedemez ne kadar komik duruma düştüklerini. Zati aksi beklenemezdi. Naci İnci demokratik bir halde rektör olmadı ki demokratik bir idare biçimi ortaya koysun. Bu türlü bir kaygısı olduğunu da sanmıyorum.’’

‘GÜZEL BİR MEZUNİYETİN HAYALİNİ KURANLARDANDIM’

Moleküler Biyoloji ve Genetik Kısmından mezun olan Berk Gönenç şunları anlattı: ‘’2021 mart ayı mezunuyum ve okula birinci geldiğimden beridir hoş bir mezuniyetin hayalini kuranlardandım. Ailemin karşısında sahnede ismimin okunduğu, diplomamı aldığım ve gururla sergilediğim; arkadaşlarımla da sevincimi paylaştığım, hayatımın bir sonraki kademesine geçiş merasimini kutlamak istiyordum ve bunun için kepler havada olmalıydı. Lakin kayyum zihniyet hala oradaydı. Duyurulan mezuniyet de bunu gösteriyordu: Online olacaktı! Pankartsız, yürüyüşsüz, sessiz ve insansız sade bir merasim. Boğaziçi bunu hak etmiyordu, hiçbir umutlu mezun adayı bunu hak etmiyordu hele ki pandemi seyrini biraz azaltmış ve etkinlikler düzenlenebiliyorken. İşte bu anda alternatif mezuniyete umut bağladım. Fakat kuşkuluydum “Ya Müsaade verilmezse. Polis tekrar basar mı? Ailemi getirebilir miyim? Ya büsbütün bir kaos olursa!” Ne olursa olsun ailemi alternatif mezuniyete getirmiştim. İnanılmaz bir kalabalık (belki 1000 tahminen 2000 kişi) vardı, ancak bir hengame yoktu.’’

Merasimde Covid önlemlerinin alındığını belirten Gönenç ‘’Adeta profesyonel bir planlama vardı ve hiçbir pürüz olmadan merasim sürdü. Sevdiğimiz hocaları dinleme bahtı bulduk, aileler karşısında ve sevgili hocalarımızdan (alternatif) diplomamızı aldık ve arkadaşlarımızla keplerimizi havada buluşturduk. Doğrusu aktiflikten kayyum idarenin haberinin olmamasının imkanı yoktu. Güney yerleşkede gerçekleştirilen aktifliği mahvetmeleri için çim sulama sistemini açmaları kafiydi. Demek ki bu aktiflik için gözlerini kapadılar. Bir Boğaziçili olarak, okula ve kültürüne verdikleri ziyanları (kapatılan kulüpler, haksızlığa uğratılan öğrenci ve akademisyenler) düzeltmeye çalışmadıkları sürece, hallerini samimi bulmadığımı belirtmeliyim’’ diye konuştu.

FOTOĞRAFLAR: Ahmet Emre Latife, Birinciyim İhtimam ve Ahmet Aktaş.

Gazete Duvar